Şiir okumayı seviyorum, kendimi daha ağır, daha bir özel ruh haline bürüyor beni.
Bu seslendirdiğim dizeler, ölümü öylesine güzel anlatıyor ki... Ölümün hüznünü, soğukluğunu, karanlığını ve içimdeki ürpertisini hissediyorum.
Hayatımızdaki her anın, her saniyenin kıymetini bilmemiz ve anılar biriktirmemiz gerektiğini hatırlatıyor bana.
İnsanın yaşlandığını, zamanın akıp gittiğini ve nefislerimizin bize unutturmaya çalıştığı bu sahte alemden ruhlarımızın bir gün göçüp gideceğini adeta bir tokat gibi yüzüme çarpıyor.
NOT : Eklediğim Video
https://www.pexels.com/video/video-of-lighted-candles-during-dia-de-muertos-in-front-of-a-ofrenda-6609114/
adresinden indirilmiştir. Sahibi José Alfredo Munguía Lira.
Ölüm, ince bir fısıltıyla geçiyor kulaklarımın ardından,
Ürperiyorum.
Şekilsiz bir fısıltı bu,
Kara ve ıslak kamçısıyla vuruyor etlerimize;
Üfleyip soğutuyor, üfleyip acıtıyor,
Kendi çelişkisinde sarıyor ruhlarımızı,
Kaderin karanlık kefenine...
Gidenler, gölgelerini elleriyle toplayıp,
Şenlikli bir hüzünle çekip gidenler.
Kıvrılıp kalıyorlar kalbimin en tenha yerinde
Şehir çığlıkla söylüyor, ölümün şarkısını..
Minarelerden yükseliyor dualarıyla güvercinler.